Ekip Fikirlerden İlham Alır

Ekip Fikirlerden İlham Alır

George’un, ekibine büyük hedeflerini ve hayalini söylemek yerine, ekibinin ortak bir amaç ve hayal belirlemelerini sağlayacak bir fikri vardı. Amaçlarının ve hayallerinin ne olması gerektiğini onlara söylemektense, buna ekibinin kendisinin karar vermesini sağlamanın çok daha etkili, anlamlı ve ilham verici olduğunu düşündü. Ve gerçekten de öyle oldu. George, Joy’un ona anlattığı birçok örneği ekibiyle paylaştı ve ekibi de derhâl ona katıldı. Karşılıklı fikir alışverişinde bulunmaya başladılar. Enerji, tıpkı pinpon oyunundaki top gibi her yana sıçrıyordu ve bu sırada Jamie, ortaya atılan tüm fikirleri tahtaya yazıyordu.
Bir saatlik bir sürenin ve birçok tartışmaların sonucunda konuyu, George da dâhil olmak üzere herkesin kabul ettiği üç prensiple sınırlandırdılar. Bugün ve bundan sonraki günlerde artık onlar yalnızca piyasaya yeni ampuller sunan bir ekip değil, daha ziyade aşağıdaki özelliklere sahip bir ekip olacaktı:
1. Daha iyisi için çabalayan ve güzel fikirler, büyük pazarlama kampanyaları ve muhteşem sonuçlar ortaya çıkaran.
2. Yalnızca kendi ekiplerindeki Enerji Amirleri’ni değil, pozitif enerjiyi herkesle paylaşarak, tüm şirketteki Enerji Amirlerinin gelişmesini sağlamak için belirli bir amaç uğruna ve coşkuyla çalışan.
3. Işığı diğer insanlarla paylaşan bir ekip olacaklardı. Artık yalnızca ampul yapan insanlar değil, yapmış oldukları ampuller sayesinde bir çocuğun yatağında kitap okuyabilmesine, yaşlı insanların ise gece ilaçlarını bulmalarına, bir ailenin işe gitmek için sabah erken kalkabilmesine ya da bir üniversite öğrencisinin önemli bir sınava çalışmasına yardımcı olan insanlar olarak görüyorlardı kendilerini. Yaptıkları iş sayesinde, elektrik düğmesini çevirerek onların ampullerinin ışığından yararlanan tüm kadınların, erkeklerin ve çocukların odalarını ve hayatını aydınlatıyorlardı.
George, ortamdaki enerjinin şekil değiştirmiş olduğunu fark etti. Toplantının başında hepsi heyecanlı görünüyordu; fakat şimdi ise farklı olan bir şeyler vardı. Ekipteki herkes birbirinden üstün olmaya çalışmak yerine, birlikte çalışıyorlar ve ortak bir bütüne dâhil oluyorlardı. Egolar ve kişisel hırslar bir kenara bırakıldı. İç çekişmeler yok olup gitti. Hayaller ve hedeflerle dolup taştılar ve kendilerinden daha büyük bir şeye katkıda bulunuyorlardı. Her bir elemanının farklı bir enstrüman çalarak, inanılmaz bir melodiye katkıda bulundukları başarılı bir rock grubu gibiydiler; her biri kendi parçalarını çalıyordu ve ortaya mükemmel bir melodi çıkıyordu. Enerji doluydular, uyum içindeydiler ve hızla gerçek bir ekibe dönüşüyorlardı. Ortak hayalleri ve amaçları olan, pozitif enerjiden gelen ortak bir güçle birlikte, hepsi aynı yöne odaklanmış bir şekilde George’un otobüsündeydiler.
O gece George saat 2’de ofiste şöyle bir etrafına baktığında, öne sürdüğü fikrin işe yaradığını anladı. Joy ve Jack haklıydılar. Artık gece geç saatlere kadar tek başına çalışmak zorunda değildi. Ekibi, sadece otobüs çalışır durumdayken onun içinde yolculuk etmiyordu, bozulduğunda itmek için otobüsten de iniyordu. Ekibin tüm elemanlarının ürün tanıtımına hazırlanmak için geç saatlere kadar iş yerinde kaldıklarını görünce, George’un yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Evet, hepsi otobüse binmişlerdi, bununla birlikte enerji dolu ve hedefleri olan bir ekipti. Bu çok güzel bir şeydi; çünkü yarın maç günüydü ve bu, meslek hayatlarının en büyük zaferi de olabilirdi, en acı yenilgisi de.

Comments

Popular posts from this blog

Graf Analize Göre İletişim Çatışmaları

Johnson'ın Çatışma Ve Sorun Çözme Stratejisi

Kazan - Kaybet Yaklaşımı