Çatışma Yönetim Stratejileri
Çatışma Yönetim Stratejileri
Çatışmanın yönetilmesi kavramı, anlayış olarak çağdaş
insan ilişkileri anlayışlarının ürünüdür. Geleneksel yönetim yaklaşımı, çatışmadan
isteyen anlayışı savunur. Bu yönetim çatışmanın yönetimi değil çözümü üzerinde
durur. Çağdaş yaklaşım ise çatışmayı olağan hatta kaçınılmaz olarak kabul eder.
Çatışmayı sonuçlarına göre; işlevsel ve engelleyici olarak ikiye ayırır. Bu
görüş gereği olarak da çatışmanın çözülmesi değil yönetilmesi kavramı kullanır.
Bireyler, çatışma durumunda bilinçli ya da bilinçsiz bazı taktikler geliştirirler.
Bu taktikler çatışmanın türüne, yerine, kiminle yaşandığına, şiddetine ve olası
sonuçlarına bağlı olarak yeri geldikçe kullanılır (Korkut 2000). Çatışmanın
yönetilmesinde değişik yaklaşımlar kullanılabilir. Bu yaklaşımlar şu şekilde
sıralanabilir (Başaran, 2008; Eren, 2010; Karip, 2003):
Bilmezlikten Gelme Yaklaşımı
Bu düşüncede olan kişiler herhangi bir
doğrudan müdahalenin olası sonuçlarının oldukça belirsiz ve riskli olduğundan
hareket ederek, çatışmanın varlığına ve ciddiyetine fazla önem vermezler.
İleride kendiliğinden çözümlenebileceğine inanırlar. Böylece, örgütte bir
çatışmanın olduğunu bilmezlikten gelme bazen tarafların birbirine anlayış göstererek
sorunları çözümlemesi ve zaman içinde anlaşmanın gerçekleşmesi ile sonuçlanacağı
gibi, sorunun çoğu hallerde kökleşmesine ve boyutlarının çok genişlemesine de
yol açabilir. Çatışan tarafların birbirini anlamaları ve inatlaşmamaları
halinde bu çözüm yararlı olabilir.
Geciktirme Yaklaşımı
Bu çözüm sorunu bilmezlikten gelme yaklaşımının
benzeridir. Ancak, burada kişi, grup lideri ya da yönetici bir anlaşmazlığın
olduğunu bilmekte ve bunun ciddiliğine inanmaktadır ve taraflara anlaşmazlığın
ilerde çözümleneceğini söylemekte onlara belirli bir süre tanımaktadır. Böylece
taraflar geçen süre içinde durumlarına bir göz atma olanağına kavuşabilmektedirler.
Bu süre çoğu zaman yöneticinin ileride müdahale ederse kendilerini cezalandıracağı
düşüncesinden hareketle tarafları anlaşmaya götürücü bir yol almaktadır. Ancak,
bazı hallerde de bu süre içinde taraflar daha çok inatlaşmakta anlaşmazlık
boyutları artmaktadır.
İnandırıcı Yaklaşım
Çatışan tarafları kendi grup veya bireysel amaçlarının
ötesinde, daha üstün bir amaç etrafında toplayarak işbirliği ve fikir birliğini
sağlayarak, kişisel ve özel amaçlarının savunuculuğundan vazgeçirme çabalarına
denir. Örneğin birçok ülke iç kargaşa ve isyanların baş gösterdiği dönemlerde
ülkenin bir dış tehlike ile karşı karşıya olduğunu ifade ederek ulusal
bütünleşmeyi sağlamaya çalışır. Bu nedenle dış tehlikelerin ve savaşların baş
gösterdiği dönemlerde siyasal çekişmeler ve görüş ayrılıkları ikinci plana
itilir. Bir başka örnekse, kar merkezli mamul grupları olarak çalışan
işletmelerde ortaya çıkan iç anlaşmazlıklarda yöneticilerin önemli olanın
genel işletme başarısı olduğunu vurgulamaları tarafları anlaşmaya
yöneltmektedir. Böylece taraflar birbirlerinin ayrı yönlerini bilerek,
birbirlerine tahammül gösterirler. Bu yöntemle de anlaşmazlık ortadan
kalkmamakta, sadece baskı altına alınarak su yüzüne çıkması önlenmektedir
(Eren, 2010). Çatışma içinde olan ve birbirleriyle
karşılıklı bağımlılık içinde olan grupların hepsi için vazgeçilmez önemde olan ortak
bazı amaçlar vardır. Bu amaçlar çatışan grupların birinin
gerçekleştiremeyeceği kapsam ve niteliktedir. Ancak gruplar ortak çabalarıyla
gerçekleşebilir. Bu yöntem bu tür amaçlar bulunduğunda etkili olur. Ancak böyle
amaçların bulunması kolay değildir. Ayrıca çatışan tarafların da bu amaçlara
inanması gerekmektedir. Çatışmanın amaçlarda olması durumunda etkili olması
zordur.
Yumuşatma Yaklaşımı
Kısa vadeli çıkar hesapları yerine uzun vadede
işbirliği gereksinimini ve bunun taraflara getireceği yararları vurgulamak ve
durumun vahim ve acil bir nitelik taşımadığını belirterek vaziyeti olduğundan
daha iyi gösterme çabalarına yumuşatma yaklaşımı denir. Burada sorun çözümünü
üstlenen kişi çatışmanın kaynaklarına inmemekte, analitik bir yaklaşımda
bulunmamaktadır. Çabaları birleştirmeye çalışmak bozulup parçalanmanın
sakıncalı yolacağına işaret etmek, gerçek nedenlere inmemek anlamına gelen bu
tutum ancak geçici bir baskı niteliği taşıyacaktır ve ileride çatışmayı tekrar
gündeme getirecektir (Eren, 2010). Bu yaklaşımın gereği, çatışma yerine
işbirliğinin yararları üzerinde durmaktadır. Biz bir aile gibiyiz yaklaşımları
buna örnek olarak verilebilir.
Kura Çekme Yaklaşımı
Çatışmayı çözme görevini üstlenen tarafların hepsine
hak veriyor ve onların belirli bir konuda uzlaşmalarını gerekli görüyorsa bu
takdirde sorunun çözümü için tarafların aralarında şanslarına razı olma yaklaşımını
öne sürebilir. Bu takdirde kurada hakkını kaybeden taraf ya kaderine razı
olacak ancak güdülemezini eksilterek örgütte kalmaya devam edecek ya da prestij
ve öneminin azaldığını sanarak örgütü terk edecektir. Bu nedenle kura çekme yaklaşımı
sorunu çözerken bazı önemli kayıplara da neden olabilmektedir.
Sorun Çözme Yaklaşımı
Çatışan tarafların karşı karşıya getirildiği ve sorunu
bütün yönleri ile tartıştıracak bir ortamın hazırlandığı yaklaşımdır. Burada
taraflar teker teker kendi görüşlerini gerekçeleriyle birlikte ortaya koyarken
karşı tarafın görüş ve iddialarını da cevaplandırmak için yoğun çaba harcarlar.
Bu çalışmalar taraflar belirli bir anlaşmaya varıncaya kadar devam eder. Bu
nedenle oldukça uzun zaman alabilir. Taraflar inatlaşmaz ve iyi niyetle soruna
yaklaşırlarsa, tartışmalar kendilerine birçok konuda yarar sağlayacaktır. Bu
yaklaşım özellikle tarafların yeterli verilere ve bilgilere sahip olmadıkları
ve aralarında yoğun ve etkin bir haberleşme olmadığı durumlarda sonuca
götürücü ve anlaşmayı gerçekleştirici bir yol olmaktadır.
Üçüncü Bir Tarafın (Hakemin) Yargısı
Taraflar kendi aralarında anla- şamıyorlarsa ve ikna
edemiyorsa, nesnelliğine güvenilen bir üçüncü kişinin veya grubun hakemliğine
başvurulabilir. Hakem olarak kullanılan kişinin tarafların her ikisinin de
güvenini kazanmış ve tarafsız olarak hareket edeceğine inanılmış bir kimse
olması gereklidir. Hakemin kararı ne olursa olsun her iki tarafın da bunu saygı
ile karşılaması çözümün etkinliğinde temel koşuldur. Böylece hakem olarak tayin
edilen kimse veya grup tarafları ayrı ayrı dinler, onlara çeşitli sorular sorar
ve sonunda kararını açıklar.
Politik Yaklaşımlar
Uzun vadeli ve etkili bir çözüm sağlayabilmek için
yönetici tarafların her ikisine de destek sağlayacağına söz verir. Taraflar
birinin vereceği ödün sonunda kendisinin yeni olanaklara kavuşacağına ve
destekleneceğine yönetici garanti vermektedir. Böylece, anlaşmazlığın çözümü
sırasında kaybeden veya ödün veren tarafın başkaları tarafından
aşağılanmayacağı bir yol izlenmelidir. Bu takdirde gülünç duruma sokulmamış,
gücünü kaybetmemiş veya başka biçimde sağlamış birisi daha kolay anlaşmaya
yanaşacaktır. Örneğin eğitimdeki teknolojik değişimlerin durumunu sarstığı
için bunlara karşı gelen okul yöneticisi ve öğretmenler kendilerine yeni
olanak ve mevkiler kazandırıldığı zaman anlaşmaya rıza gösterip direnişe son
verebilmektedirler (Eren, 2010). Politik yaklaşımda yönetici her grubun
önerisine yer vererek sorunu çözmeye çalışır. Takas, pazarlık ve uzlaşma
başlıca politik yaklaşımlardandır. Çatışmanın çözümünden çok tarafları tatmin
edici yollar bulunmaya çalışılır. Büyük örgütlerde kullanılmaya daha
elverişli, ancak etkili değildir.
Pazarlık Etme ve Karşılıklı Ödün Verme
Bu yöntem tarafların her ikisinin de kendi görüşleri
ve fikirleri dışında karşı tarafın görüş ve düşüncelerine de hak vermeleri
sonunda gerçekleşir. Bu takdirde anlaşmanın her iki tarafa da yarar
sağlayacağının bilincinde oldukları için karşılıklı olarak her iki taraf da ya
bir yöneticinin başkanlığı altında veya sadece kendi aralarında yaptıkları
toplantılarda ödün vermeye ve pazarlık yapmaya yanaşırlar. Karşılıklı ödünler
sonucunda bir orta noktada anlaşmaya varan taraflardan hiç biri mağlup veya
galip değildir. Ancak, her iki taraf da anlaşmadan hoşnutturlar. Örneğin, işçi
işveren ilişkilerinde toplu pazarlık görüşmeleri, işletmelerde satın alma ve
satış görüşmeleri bu tür anlaşma ve sorun çözme yöntemi olarak
nitelendirilebilir.
Oylama Yöntemi
Bazı anlaşmazlık ve çatışma konularının çözümünde
izlenebilecek en uygun yöntemlerden biri, taraflara ayrı ayrı bir topluluk
önünde fikirlerini açıklama fırsatı verilmesi ve bunun sonucunda anlaşmazlık
konusunda belirli bir görüşe sahip olan bu topluluğun oyuna başvurularak çoğunluğun
oyunu alan tarafın lehine çatışmanın çözümlenmesi yoluna gidilmesidir. Ancak,
oylamada görevli bulunan topluluk sorunların çözümünde objektif davranmayıp
duygusal olabilir. Bu nedenle, çözüm bazen kurumun yararına gerçekleşmeyebilir.
Çatışmanın Etkilerini Değerleme Yöntemi
Bu yöntem uygulamada güç kullanma yaklaşımı
olarak ta bilinmektedir. Yönetici kendisine rağmen çatışmayı sürdüren
taraflara otoritesini hissettirme davranışına yönelecektir. Bu yöntem,
çatışmanın daha başlangıcında yöneticinin, bu anlamsız çekişmelerin örgüte olan
maliyetini ortaya koyması ile başlar. Böylece çatışmanın devam etmesi halinde
tarafları cezalandıracağını açıkça bildirecektir. Ya da çatışmanın sona ermesi
halinde tarafları uygun biçimde ödüllendireceğini açıklamaktadır. Taraflar
yöneticinin gücünü kabul etmek zorunda kalacaklarından çatışmaya şeklen son
verecekler ama yöneticinin zayıf olduğu bir anda çatışma tekrar
başlayabilecektir. Bunun yanında tarafların yenilik ve yaratıcılık gücü
ortadan kalkacağı gibi, beşeri ilişkilerin zayıflaması personelin
güdülenmesinin ve moralinin düşmesinden kaynaklanan verimlilik azalması söz
konusu olabilecektir.
Meşgul Etme Yöntemi
Yöneticinin çatışan taraflara çok fazla iş vermek ve
onları meşgul etmek suretiyle çatışmaya zaman bırakmamasıdır. Bu yöntem geçici
olarak çatışmayı azaltabilir ancak, ortadan kaldıramaz. Taraflar iş dışında da
çatışmayı sürdürebilir.
Yeni İmkânlar Bulunması Yöntemi
Çatışma, örgütün kıt olan maddi ve beşeri
kaynaklarının azlığından kaynaklanıyorsa, bu imkânları artırıcı çözüm yolları
bulmaktır. Böylece finansal imkânlarını artıran, kadrolarını genişleten ve
ihtiyaçları olan makine ve demirbaşlara kavuşan bölümler veya kişiler çatışmayı
durduracak ve birbirleriyle anlaşabileceklerdir.
Örgütsel Önlemler Alma Yöntemi
Bu yöntemde ya çatışan tarafların görev, yetki ve
sorumlulukları yeniden belirlenerek karşılıklı ilişkileri azaltılmakta ya da
çatışan tarafların görev yerleri değiştirilerek birbirlerini görme ve iş
ilişkilerinde bulunma olanakları ellerinden alınmaktadır. Birinci yöntemde
görev tanımlarını gözden geçirme çatışmayı azaltacak nitelikte bir re
organizasyona gitme söz konusudur. İkinci yöntemde ise çalışanların görev
yerleri değiştirilmekte ve örgüt yapısında herhangi bir değişiklik yapılmadan
sadece kadrolama görev veya rollerde değişmeler yapılmaktadır.
Çatışmanın Olumsuz Sonuçlarının Azaltılması İçin
Dikkat Edilecek Diğer Hususlar.Bazı çatışmaların insanların karşılıklı olarak
birbirlerini yeterince tanımamalarından doğduğu, bilinmeyen hususlardan
insanın daima korku ve endişe duyduğu ve en küçük bir olayın da kolayca çatışma
biçimine dönüştüğünü ifade etmek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle aralarında
çatışmanın muhtemel olduğu bireylerin birbirlerini daha yakından tanımalarına imkân
verecek olan örgüt geliştirme tekniklerine başvurulması uygun olacaktır.
Bunların başında "duyarlılık eğitimi" ve "t grubu"
çalışmaları gelmektedir.
Çatışmanın azaltılması için gerek bireylerin gerekse
grupların birbirlerini daha yakından tanımalarına imkân verecek fırsatları
değerlendirmek gerekmektedir. Taraflar, özellikle gruplar arası, bireyler
arası ilişkileri artırarak hiç olmazsa grup liderlerinin birbirleri ile
görüşmelerde bulunmalarını teşvik ederek sorunları çözmeye yönelmelidir. Çoğu
kez bireyin zihnini ve ilgilerini çatışma konularından ayırarak başka taraflara
çekmek ve işbirliğinin yararlı olduğu ve çıkarlar optimizasyonunun temelini
oluşturduğunu belirtmeye çalışmalıdır (Eren, 2010).
Comments
Post a Comment